
Elif Mirmahmutoğlu
Yolun Açık Olsun Bay Kemal
İstikamet önemli yolun kendisi kadar yolculuğun ruhunu da yaşamalı insan. Yol uzun, yol kısa yol ince. Yol uzun ve ince. Uzun ince bir yolda gündüz gece yürüyoruz ozanın dediği gibi. Yolda hendekler, yolda virajlar, yolda kazalar da söz konusu. Yol ömür aynı zamanda, yolculuk bir ömürlük. Yolculuğumuza eşlik edenler var. Yolda bir sonraki durakta yolumuzu ayırdıklarımız var, yola ömürlük yoldaş olanlar var ama özünde yolda yalnızız her birimiz. Yola ışık tutanlardan tutun, yola tuzak kuranlara kadar her adım da öğreniyor öğretiyor deneyim kazanıyoruz aslında.
“Erasmus Accreditataion In The Field Of School Education” programı ile bir hafta Almanya’da bulunan kızım ve arkadaşlarının yolculuğuna fener olan dünyaları içine sığdırmış İngilizce öğretmenleri Fidel Nur Selvi mesela. Lise yıllarında açtığı pencere ile görüş açılarını geliştirdiği için öğrencileri tarafından ömür boyu unutulmayacak eminim. Özel okullara mahkûm edilen velilerin feryatlarını hatırlatmak istiyorum. Öğretmenlerin köle gibi çalıştırıldığı öğrencilerin müşteri olduğu sistemi yaratan da 20 yıllık bu iktidarın çapsız eğitim politikaları. Buna rağmen halen iyi devlet okulları var halen ışık saçan öğretmenler var şükürler olsun. Dünya üzerinde Türkiye’yi kıskanan Avrupa ülkeleri olduğunu biliyoruz. Bunların başında da Almanya yer alıyor!!! Ülkemizin haleti ruhiyesini anlamak için Z kuşağı gençlerin eğitim gezisi dönüşünde yaşadığı küçük bir anı paylaşmak istiyorum.
“İstanbul’da havalimanın da öğretmenlerimizden biri oradaki bir görevliye bir soru sordu. O kişi çok hızlı cevap verdi ya da öğretmenimiz duymadı. Ve “Efendim” dedi. O kişi ise sert ve sinirli bir şekilde “Söyledik ya kardeşim...” gibi bir şey söyledi. Anladık ki ülkemizdeydik. Herkes gergin. Almanya’da ise insanlar sakindi ve tebessüm ediyorlardı” dedi gençler. Gerginiz, öfkeliyiz stres içinde yoluna devam eden mutsuz milyonlarız biz. Mutsuzluğumuz değersizlikten. Mutsuzluğumuz adaletsizliğe liyakatsızlığa, yoksulluğa mahkum edilmekten, gerginliğimiz 1 kg kuru fasulyenin 60 TL olmasından. Öfkemizin sebeplerini sıralarsak Çin Seddi’ne kadar gider.
Mayıs ayında ülkemizin yolu ve hali hazırda hepimizin yolculuğu için yeni bir viraj alacağız hep birlikte. Haliyle siyaset sıcak, gündem seçim odaklı. Sinirlerini kontrol altına alamayanların ultra gergin olanların yolun ve Mayıs ayındaki derin virajın farkında olmayanların hedefinde ise CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu var. Altılı Masanın ortak adayının Kemal Kılıçdaroğlu olması bekleniyor. Ki neden olmasın... AKÇA pakça troller grubunun ve adı trol olmayan ama yaşamı ile trolleşen isimsiz troller sosyal medyada yaygara koparıyor. ‘Kemal Kılıçdaroğlu aday olmasın’ diye kampanyalar düzenleniyor.
Karşı çıkanların dayanıksız şımarıkça söylemleri açılan pankartlar cidden garip. Yanlı ve taraflı olmadan kalem oynatan hiçbir parti üyeliği olmayan sade bir yurttaş olarak Kemal Kılıçdaroğlu’nu birçok konuda eleştiririm yeri gelince de eleştiriyorum zaten. CHP yönetimini genel merkezin zaman zaman yerel yönetimlere yansıtamadığı eyleme geçiremediği konulara ilişkin birçok madde sıralayabilirim, eleştirilerimin hepsini de kanıtları ile yazabilirim. Ama zaman o zaman değil. Bugün geldiğimiz noktada bakacağımız pencere de o pencere değil. 2010 yılında CHP’nin 7. genel başkanı olan Kemal Kılıçdaroğlu birçok kez seçime girdi evet hataları oldu, evet yanlışlar yaptı. Son yanlışlarından birini de hemen yazayım il ve ilçe kongre süreçlerinin tamamlanmaması, kurultayın yapılmaması.
CHP’de il ve ilçe başkanları yaklaşan seçim sürecinde milletvekilliği adaylığı için bir bir istifa ediyor. Genel merkezden atamalarla sorunlar çözülmeye çalışılıyor CHP’deki parti içi muhalefet hiçbir şeye benzemez hiçbir kazan öyle fokur fokur kaynamaz emin olun. Bir de kazanı kaynamayan 20 yıldır iktidar da olan AKP’ye bakalım. Erdoğan’dan sonra AKP’nin başına kim geçecek? Siz biliyor musunuz? Parti içi demokrasi nedir ya da AKP diye bir parti örgütü var mıdır? Bence yoktur. Sade ve sadece Recep Tayyip Erdoğan vardır tektir ve yektir. AKP eşittir Erdoğan’dır. Kimler geldi kimler geçti... Ama mesele bu da değil. Büyük resme bakmalı geniş açıdan görmeliyiz.
Altılı Masa denklemini geçtiğimiz günlerde genişletilmiş Millet İttifakı ile kesin bir başarı formülüne çevirme konusunda muazzam bir gayret gösteren ve bir o kadar da partisi ve kendi adına büyük bir risk alan kişidir Kemal Kılıçdaroğlu.
Bugün, İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya Adana, Mersin gibi büyükşehirlerde seçimlerin nasıl kazanıldığını unutmamak gerek. 31 Mart 2019’da Millet İttifak’ın oluşmasının mimarıdır Kemal Kılıçdaroğlu. 2017 yılında ise elinde “Adalet” pankartı ile Ankara’dan İstanbul’a binlerce insanın desteğini alarak yürüyen, yoluna devam eden ülkedeki adaletsizliğe mahkûm milyonların sesi olan meslek örgütleri ve sivil toplum kuruluşları ile yol alan, o yola çıkma kararını veren sessiz direnişin simgesi olan adamın ismidir Kemal Kılıçdaroğlu. Gemiciği olmayan Kasımpaşa Askeri Hastanesi’nde rapor alıp askerden muaf olmak yerine her yurttaş gibi askerlik görevini yapan Kerem’in babasının ismidir Kemal Kılıçdaroğlu. “Emine Şenyaşar hayatı boyunca belki CHP’ye hiç oy vermemiştir ama onun uğradığı haksızlığa benim isyan etmem lazım, bu yanlıştır demem lazım” diyen adamdır Kemal Kılıçdaroğlu.
O masada adaylığı en çok hak eden ismi üzerinde uzlaşı sağlanacak kişinin ismidir Kemal Kılıçdaroğlu. Kimlik üzerinden siyaset nasıl mide bulandırıcı. Yok efendim Kemal Kılıçdaroğlu Tuncelili, yok Alevi. İster Çerkez ister Abaza ister Laz olsun ister Kürt olsun ne fark eder? Mühim olan ilkeler ve duruştur. İnsanları etnisite üzerinden değerlendirmek kadar sığ ve kötücül bir yaklaşım olabilir mi? Bence olamaz. Gelelim HDP konusuna.2015 yılında AKP ve MHP bloğunu büyük bir hezimete uğratan HDP’nin kapatma davasının üzerinden 16 ay geçti bu dava siyasi bir meseledir. İktidarın minik çantacısı MHP’nin baskısı ile HDP’nin hazine yardımları kesildi seçimlere 98 gün var.
Yargı vesayet altındadır bunu cesaretle söyleme günüdür bugün. 2016 yılından bu yana siyasi rehine olarak cezaevinde olan Selahattin Demirtaş’ın “Ben, Sünni Şafii inancına mensup biri olarak Alevi, Sünni, Hristiyan, Ezidi veya ateist olduğuna bakmadan erdemli, dürüst, liyakatli herhangi bir insan tarafından temsil edilmeye asla itiraz etmem, sadece gurur duyarım onunla.” İşte bu gururu paylaşmalıyız hepimiz. O yüzden Kemal Kılıçdaroğlu aday olmasın diyenlerin şımarıklığı bir tarafa Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığını kimliği ,kökeni üzerinden uygun bulmayanların akli melaikelerinden şüphe etmek gerektiğini düşünenlerdenim.
Her seçimde kendisine ve partisine özeleştiri yapabilen, sarı saçlı emekli öğretmen teyzelerin merkez üssü olan üst kimlik siyaseti yaparak toplumun diğer kesimleri ile araya giren mesafeleri aşmaya çalışan, orta kesimle dezavantajlı yurttaşlarla buluşarak barış dili yaratılmasında büyük katkısı olan bir isimdir Kılıçdaroğlu. Yenilmiştir ama yürümüştür yolda olduğunun bilinci ile hareket etmiştir. Şahsını geri planda tutmayı becererek çok sesliliğe destek vermiş İYİ Parti’nin meclise girmesini sağlamıştır. Ham iken pişmiş zaman zaman da yanmıştır yolunda. Yazımın başında da andığım büyük ozan Aşık Veysel Şatıroğlu’na gani gani rahmet okurken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çok sevdiği bir şiirle “Bay Kemal” yazımı tamamlamak istiyorum. Sezai Karakoç’un bazı şiirlerinin hastası olduğumun da altını çizer, kendisine de Allah’tan rahmet dilerim.
“Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır.
Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır.”
Yolun açık olun Bay Kemal…
***
Depremde kaybettiğimiz tüm yurttaşlarımıza rahmet diliyorum.
*Bu yazı 5 Şubat günü yazılmıştır.