Deprem Tarım Ve Hayvancılığı da Vurdu

Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde yaşayan bir kadının evi depremde zarar gördü. Haberlerde izlemişsinizdir belki. Hamile olan ineği Boncuk enkazın içinde oturup kalmıştı.
Kadın Boncuk için göz yaşları içinde yardım istemiş ve çaresizliğini şu şekilde ifade etmişti:
“Boncuğum 4 gecedir, gündüzdür burada yatıyor. Ben hiç uyku görmüyorum. Benim her şeyim bunlardı. Kazancım buydu. Emeğim buydu. Benden ilgi istiyor. Sevgi istiyor. Kalkamıyor”. 
Boncuk kurtuldu ama deprem bölgesinde bunun gibi hala nice kurtarılmayı bekleyen canlar var. 
Kötü hava koşulları, ulaşım zorluğu ve plansızlık yüzünden yardımın ve kurtarma ekiplerinin geç ulaştığı köylerde çöken damların ve ahırların altında çok hayvan kaldı ve telef oldu. Yetiştiricinin Boncuk, Sarı Kız gibi kurtulan canlarının beslenmesi, sütlerinin sağılıp, satılması gerek. Süt beklemez. Kurtarılamayan hayvanlar bekletilmeden kesilmeli, etleri ziyan edilmemeli… 
Depremin vurduğu bu kırsalımız, Türkiye ekonomisinin canlı hayvan sektörünün başında geliyor. Tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım’ın paylaştığı bilgilere göre, Türkiye’de büyükbaş hayvan varlığının yüzde 12’si, küçükbaş hayvan varlığının yüzde 16’sı burada bulunuyor. 
Zaten krizde olan hayvancılık sektörü bu depremle birlikte büyük darbe aldı. Deprem bölgesinde hayatta kalan üreticilerin bir kısmı ellerindeki hayvanları fırsatçılara yok pahasına satarak ya da keserek göç etmek isterken, diğerleri de hayvanlarının yemini nasıl tedarik edeceğini, etini, sütünü nasıl satacağını düşünüyor. Bu tabloda hayvancılık yapan, ancak depremde hayatını kaybedenler de var. 
Devlet deprem bölgesindeki çiftçiye tek seferliğine yem, gübre ve mazot desteği sağlayacağını açıkladı.  
Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği Başkanı (TÜSEDAD) Sencer Solakoğlu da bu zor zamanda üreticilere yaptığı çağrıyla, hayvanlarını satmak isteyenlere, kesimde ve süt satışında destek sağlamak amacıyla acil bir eylem planını uygulamaya soktuklarını duyurdu.
Maalesef depremde ağır darbe alan tarım ve hayvancılığın toparlanması desteklere rağmen zaman alacak gibi görünüyor. Yavaş toparlanmanın bedeli üretici ve tüketici için ağır olacak.  Et, süt ve gıda fiyatları fırlayacak.  Önümüz bahar… Ramazan ve Kurban Bayramı yaklaşıyor. Turizm sezonu başlayacak. 

Baharda tarım sezonu da başlayacak

Bahar yaklaşıyor ve tarım sezonu da başlayacak. Anadolu’nun şehirleriyle özdeşleşen tüm tarımsal ürünleri için hasat zamanı gelecek. Depremin etkilediği bu coğrafya Türkiye tarımının yaklaşık yüzde 20'sini oluşturuyor.
Malatya’nın coğrafi işarete sahip kayısısı, Maraş, Antep, Urfa ve Antakya’nın pul biber ve salça için kullanılan kırmızı biber çeşitleri, Antep ve Urfa’nın tatlı mutfağının vazgeçilmezi Antep fıstığı, Osmaniye’nin yer fıstığı, Antakya’nın zeytini, Adana’nın tekstil için üretilen pamuğu… Hem taze hem de kurutulmuş olarak tükettiğimiz üzüm, hepsi burada yetişiyor. 
Uzmanlar, buğday ve diğer tahıl ürünlerinin yanı sıra, hayvancılık için yem ve silaj bitkilerinin yetiştirilmesinin de bölgede önemli bir tarımsal faaliyet olduğunu hatırlatıyor.
Depremin vurduğu bölgeye özgü bu ürünlerin ekimi, toplanması ve hasat edilmesi gibi tüm bu tarımsal faaliyetlerin nasıl yapılacağı sektörü düşündürüyor. 
Ve bu faaliyetler için yıllardır mevsimlik göçmen işçiler kullanılıyor. Bu işçilerin çoğu ya mülteci ya da başka bölgelerden gelen mevsimlik işçiler.  
Deprem nedeniyle bölgede tarım ve hayvancılıkla uğraşan nüfus ise büyük ölçüde yerinden oldu ya da göç etmeye başladı. 
Şimdi bölgede tarımsal faaliyetler yeniden başladığında, eğer yerel nüfus hala bölgede ise veya hasat için geri dönecekse, geçici koşullarda, yani derme çatma çadırlarda veya konteyner evlerde yaşamak zorunda kalacak. Sektör uzmanları yerel halkın bir bakıma kendi anavatanlarında göçmen mevsimlik işçiler gibi olacağına işaret ediyor. Aynı durum geçimini bahçelerde, tarlalarda ürün toplayarak ya da ekim yaparak sağlayan mevsimlik göçmen işçiler için de geçerli. Onların da geçici barınaklara ihtiyacı olacak.
Konunun vahametini yazarak, çizerek, sosyal platformlarda paylaşarak anlatmaya çalışan uzmanlar ve bilim insanları, çözüm yollarını sunuyor aslında.

Önceki ve Sonraki Yazılar