
Hande Turan Abadan
Alışmak Sevmekten Daha Zor Geliyor
Mesela ben sıfatları kullanırken
Yani hani o isimleri tanımlayan sıfatları kullanırken,
Dikkati elden bırakmam.
Ama elbette bunun için biraz bilgi, az çok donanım gibi şeyler gerek
Yani dikkatli söz sarf ederken,
Ve o sözleri sıfatlar, edatlar ile bezerken diyorum,
Asgari bir dikkat lazım gelir
Diye düşünüyor, düşünmekten de öte biliyorum.
Biliyorum,
Bilmek fiilinin geniş zamanda çekimi bu arada.
Dilbilgisi olarak.
Aman, üf, ne çok bilmek var bu dünyada yahu.
Onu da bilmek gerek bunu da.
Sıfatlar mesela.
Başlı başına bir derya.
İnanır mısınız bir fiilden bile elde edilebiliyorlar!
Örneğin
Alışmak fiilini ele alalım.
Neler türetebiliriz bakarsak.
Bir kere bu mastar halindeki fiili çekebiliriz,
İnanamazsınız hem de bir çok zamanda.
Zaman derken dilbilgisindeki zamanlarını kast ediyorum.
Mesela,
Bu fiili şimdiki zamanda (aynı zamanda geniş zaman ile –yorum, -yorsun) çekelim:
Alışırım (alışıyorum)
Alışırsın
Alışırım
Alışırsınız
Alışırsınız
Alışırlar…
Bir de di’li geçmiş zaman?
E, haydi:
Alıştım
Alıştın
Alıştı
Alıştık
Alıştınız
Alıştılar.
Emir kipine ne dersiniz?
Alış!
Alışalım!
Alışın!
Ama dilbilgisi öğretilirken bir de olumsuz haller var.
Mesela yine aynı fiili ele alırsak:
Şimdiki zamanla başlayalım çekmeye (aynı zamanda geniş zaman ile –mıyorum, -mıyorsun):
Alışmam (alışmıyorum)
Alışmazsın
Alışmaz
Alışmayız
Alışmazsınız
Alışmazlar.
Haydi bir de di’li geçmiş zamandan örnek çekim:
Alışmadım,
Alışmadın
Alışmadı
Alışmadık
Alışmadınız
Alışmadılar.
Emir kipi ile de çekebiliriz:
Alışma!
Alışmayalım!
Alışmayın!
Uzar gider elbet bu böyle.
O halde çekimleri bırakalım
Fiilden sıfat elde etmeye geçelim derim.
En kolay aklımıza gelen,
Getirileni ise:
Alışılmadık.
Tam isabet
Çünkü ben mesela
Bir şeyi,
Bir kimseyi
Hele de kendimi tanımlarken mesela,
Bu fiilden elde edilen sıfatı kullanmaktan imtina ederdim.
Ederdim ki
Gelmişimi geçmişimi kimselere malzeme etmeyeyim.
Etmeyeyim diye
Böyle bir ifade kullanmazdım.
Çünkü biri çıkar;
Bu sıfattan bir fiile gönderme yapar
Alışamadık zaten
Alışılabilecek gibi değildi der.
Sonra bir şarkı gelir akla
Akıllara…
Alışmak sevmekten daha zor geliyor….
O zaman alışmak fiili yerini sevmek fiiline bırakır maazallah
Bu iki fiil
Alır beni seni, onu, bizi, sizi, onları
Götürüverir yakın geçmişe
Çünkü bu tür zırvalar ancak yakın geçmiş sıfatıyla anılabilecek türden sıfatlardır…
Sadece yakın geçmişle sınırlıdırlar
Yakın geçmiş, kocaman geçmiş denizinde sadece bir nokta,
Edebiyatta ise bir mecazla sınırlı kalır.
Ve şarkı çalmaktadır daima..
Alışmak sevmekten daha zor geliyor…
Alışılmadık olmak da bir maharet ister.
Alışılmadık olmakla başka şeyler birbirine karışmamalı.
Karıştırmamalı.
Bak yine bir fiil,
Bana bu fiilden çok iş çıkar ama, neyse.
Şarkı kulaklarımı sağı edercesine bağırıyor
“alışmak sevmekten daha zooooor geliyor……”
Sevilmeyene kimse alışmaz
Alışılmadığı da sevmez.
Ve şarkı çalar durur:
Alışmak sevmekten daha zor geliyooooooor…