
Hande Turan Abadan
Ey Özgürlük!
Liberté
Okul defterlerime
Sırama ağaçlara
Kumlar karlar üstüne
Yazarım adını
Okunmuş yapraklara
Bembeyaz sayfalara
Taş kan kağıt veya kül
Yazarım adını;
Yaldızlı tasvirlere
Toplara tüfeklere
Kralların tacına
Yazarım adını
Ormanlara ve çöle
Yuvalara çiğdeme
Çın çın çocuk sesime
Yazarım adını (…)
Tarlalara ve ufka
Kuşların kanadına
Gölge değirmenine
Yazarım adını (…)
Kapımın eşiğine
Kabıma kacağıma
İçimdeki aleve
Yazarım adını (…)
Yıkılmış evlerime
Sönmüş fenerlerime
Derdimin duvarına
Yazarım adını
Arzu duymaz yokluğa
Çırçıplak yalnızlığa
Ölüm basamağına
Yazarım adını (…)
Bir tek sözün şevkiyle
Dönüyorum hayata
Senin için doğmuşum
Seni haykırmaya
Ey Özgürlük!
1912 İsviçre doğumlu Paul Eluard gerçekten çok değer verdiğim şairlerden.
Birinci Dünya Savaşında cephede görev yapan, dehşet anılarını yazan, Dadalara sonra da gerçeküstücülere katılan Eluard, İkinci Dünya Savaşında Direniş hareketinin büyük devrimci şairlerinden sayılıyor.
Eluard 1952 yılında öldü. Ardından, dilimize de bir çok şiiri çevrildi. En tanınmış olanlarından “Liberté” Zülfü Livaneli tarafından seslendirildi:
“Ey özgürlük”
Çok da severim.
Harika bir şarkıdır.
Sanırım bizimkiler de etkilenmiş. Bir özgürlük, adalet tutkusudur gidiyor.
Diyorlar ki, “Türkiye’de özgürlüğü daha da genişleteceğiz”.
Bir bilseniz ne kadar sevindim.
Sanırım bir şeylerin yolunda gitmediğini anladılar? Ya da ben mi yanlış anladım acaba?
Yani, ülkemizdeki özgürlük ve adaletten pek de memnun değiller kendileri.
Doğrusu ben de ve benim gibi milyonlarca insan memnun değil zaten. Hem de yıllardır. Tam belirtmek gerekirse 18 dolu dolu yıldır.
Herhalde öyle olsa gerek ki, diyorum, onlar da memnun değil. Sanki. Bir his olarak. Bana öyle geldi!
Üstelik bir de reformdan söz ediyorlar. Öyle ki reformdan rahatsız olanlar olduğunu bile dillendiriyorlar. Hatta reformdan rahatsız olanların “rahatsız etmeye” devam edileceği söyleniyor…
Rahatsız etmek.
Tam da bu.
Ben yıllardır fena halde rahatsızım. Bana, bize yapılanlardan.
Bir de ekmek büyüyecekmiş.
Hayırdır?
Doydunuz demek.
Yarın muştulu, müjdeli birçok güzellikler açıklanması bekliyorum...
Ama bu muştulu, müjdeli birçok güzellikler içinde “evet, evet bu tam da bu benim anayasam, ben tam da burada kendimi görüyorum” diyebileceğim bir yapı mı olacak?
İşte ondan ben hiç emin değilim.
Ya siz?