
Prof. Dr. Yasin Ceylan
Doğru Bilgi, Doğru İnsan
Her türlü bilgiden şüphe etmeye hakkımız vardır. Doğru bilgi iddiası, kendisini kanıtlamak zorundadır.
Her türlü insana güvenmek zorundayız. Hiçbir insan, dürüstlüğünü ispat etmek zorunda değildir. Güvenirliliğini zedeleyen bir kanıt olmadığı sürece, kendisine güvenimiz devam eder.
Ne var ki, kültürümüzde tam tersi vakidir. Herkes, az çok diğerinden şüphe eder. Devletimiz, hepimizden şüphe eder. Her türlü işlevde, dürüstlüğünü kanıtlamak için bazı bürokratik belgeler ister hükumetimiz.
Bilgiye gelince, çoğu zaman, aslı astarı araştırılmadan doğrudur deriz. Yaşam biçimimizi, kalitesini etkiyecek bilgileri, hiç sorgulamadan, şüphe etmeden kabul ederiz. Peygamber mi söylemiş? Sahabe mi söylemiş? Mezhep kurucusu mu söylemiş? Tarikat lideri mi söylemiş?
Onlar söylemişse, çoğumuz “doğru söylemiştir” deriz. Hâlbuki şüphe edip sorgulama hakkımız var.
Bu yüzdendir ki, medeni ülkelerde, insanların birbirlerine kolayca güvenmeleri, bizi şaşırtır. Doğru bilgi konusunda da, kılı kırk yarmaları bizi şaşırtır. Onları ya saf buluruz veya müşkülpesent buluruz.
Bu, bir kültürün insanı nasıl yanlışa sürüklediğinin bir örneğidir.
O zaman şöyle diyebilir miyiz?
Her tür bilgide ŞÜPHE, her tür insan ilişkisinde GÜVEN esastır.