Prof. Dr. Yasin Ceylan

Prof. Dr. Yasin Ceylan

Sistem Kurucuları ve Yaşantıları

Bir inanç sistemini veya ideolojiyi değerlendirirken, o inancın ve ideolojinin kurucusunun kişiliği, yaşadığı dönem ve onu çevreleyen şartların bilgisi gayet önemlidir. Çünkü her türlü bilgi, teori ve pratik, belli bir yaşantının ürünüdür. Kendisinden önceki hadiselerle bir ilgisi mutlaka vardır, ama sonraki olayların, sadece bir parçası olabilir. Onları önceden göremez.

İleri sürdüğüm bu öneri yeni değildir. Ancak her inanca ve ideolojinin çıkışına uygulandığını söyleyemeyiz.

İnanca örnek olarak İslam Peygamber’i Muhammed’i ele alabiliriz. İdeolojiye örnek olarak, Karl Marx’ın hayatı ve onun yaşantısı incelenebilir.

Kendim bir Marx uzmanı olmadığım için bu konuyu Marksizm konusunda önemli araştırmalar yapmış olan kimselere bırakıyorum.

Muhammed ve İslam konusunda, çocukluğumdan beri, birkaç dilde kaynaklara ulaşabildiğim için, birkaç söz söyleyebilirim düşüncesindeyim.

Muhammed Mekke’de doğmuş, 50 yaşına gelinceye kadar bu şehirde yaşamıştır. Mekke, etrafı kayalık dağlarla çevrili, tarıma elverişli olmayan bir toprağa ve iklime sahiptir. İki sene kadar bu şehirde yaşamış biri olarak, bu şehirdeki yaşantının ne demek olduğunu iyi bilen biriyim.

Muhammed, Kureyş’in Haşimi koluna mensuptur. Haşimilerin başında dedesi Abdulmuttalip vardı. Kâbe işlerine bakardı. Fakirdiler, varlık sahibi değildiler.

Diğer taraftan, Kureyş’in diğer kolu Umeyyeoğulları vardı. Zengindiler. Ticaret onların elindeydi. Şam ile irtibatları vardı. Şam’da yatırımları vardı. Başlarında Abu Sufyan vardı.

Muhammed yirmili yaşlarına kadar, yetim büyümüş, yoksulluk çekmiştir. O zaman, on bin kadar nüfusu olan Mekke’de, ticaretten başka bir geçim yolu yoktu. Ticaret için de sermeye lazımdı. Muhammed’in sermayesi yoktu. Öyle ki, amcası Abu Talib’in kızını istemiş, amcası vermemiştir. Çünkü bir aile geçindirecek maddi imkâna sahip değildir.

Muhammed bu çıkmazdan, o zaman Mekke’de tanınmış, zengin bir hanım olan Hatice ile evlenmek suretiyle çıkabilmiştir.

Ne var ki, 25 yaşlarına kadar yaşamış olduğu yoksulluğun izlerini, Kur’an’da görüyoruz. O yoksulluk karşısında Abu Sufyan ve ailesinin lüks yaşamını da bizzat görmüştür. Zenginliğin verdiği aşırılık ve üstünlük örneklerine de tanık olmuştur. Bu sebeple, yine asıl mutluluğun, öbür dünyada olduğunu, dünya nimetlerinin geçici olduğunu savunmuştur. Bu tema, Medine hayatında pek işlenmemiştir.

Şunu söylemek istiyorum: Haşimoğulları ile Umeyyeoğulları arasındaki rekabet ve kıskançlık İslam’dan önce de vardı. Sonra da var olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu rekabet, Muhammed’in torunu Hüseyin’in, Muaviye’nin oğlu Yezid tarafından katledilmesine kadar devam etmiştir.

Bu rekabeti, Muaviye’nin, Ali’nin hilafetini reddetmesinde de görmek mümkündür. Diğer taraftan, Abu Sufyan’nın, ancak Mekke’nin fethinde, zoraki bir biçimde, iman etmiş olması, bu kadar gecikmiş olması da bu görüşümüzü teyit etmektedir.

Kısaca şunu demek istiyorum: Muhammed’in yoksul gençlik hayatının ve yaşadığı şehir Mekke’deki Beni Umeyye ile olan rekabetin, kişiliği üzerindeki etkisini ve bunun Kur’an metnine yansımasını görmek mümkündür.

Önceki ve Sonraki Yazılar